Güç oluşturmanın değişik yolları var, ama “Büyük güç içerde oluşur” genellemesi bireyle, topluluklar, toplumlar ve yapılara hayat katmanın araçları olan kuruluş ve kurumlar için de geçerlidir.

Kaliteli kalkınmanın yolu, iş yerlerinin kaliteli yönetimden geçer. İş yerlerini kaliteli yönetirsek, kaliteli kalkınmanın da önü açılır; maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırmaya katkı sağlarız.

İş yerlerinde kaliteli yönetimden söz ettiğimizde yaşamın öz gerçeklerinden biriyle yüzleşiriz: Denetim.

Yaptığımız işlerin öngördüklerimize uygun ilerleyip ilerlemediğini ölçerek işlerin gidişatına hakim olmak istiyorsak, “denetim algımızı ve mekanizmamızı” sorgulamalıyız.

Genel anlamda denetimler kaynağına göre ikiye ayrılır: İnsan – odaklı olanlar “etken denetim”  olarak tanımlanır; denetimi yapanın bilgi ve uzmanlık düzeyi, bağımsızlığını belirleyen etkenlerin yeterliliği, kişiliği ve kişisel ahlâk algısı denetimin niteliğini etkiler. İnsandan bağımsız, sistem-odaklı denetimler ise algoritmalara göre işler; belirlenen ilke ve kuralları herkese aynı biçimde uygular; insanın güçlü ve zayıf yanlarından arınmış “edilgen denetim”  adlandırılır.

Mehmet Uçak’la yaptığımız değerlendirme bir temel düşünceye dayanıyor: “Hayatta ele boş dönülmeyen yolculuk, kendi içimize yaptığımız yolculuktur!

Kuruluş ve kurumlarımızı değiştirmenin ve dönüştürmenin, üretken, etkin ve verimli hale getirmenin denenmiş ve deneyimlenmiş aracı da  “iç denetimdir.

Mevlana’nın bir uyarısı da iç denetim önemi ve değeri hakkında net mesaj verir: “İki yol var her insanın önünde/ Kolayını arar gelenekte dininde/ İçine yolculuk yaparsa eğer/ Farklı yollar bulacaktır derinde.

Bir uygulamacının iş yeri derinliklerinde gözlemlediği “içe yolculuktaki” sorunların ve çözümlerin öğretici olacağını düşünüyoruz.

Mehmet Uçak sayıları 1.000’i aşan iş yerinin iş süreçleri ve işgücü profilleriyle ilgili analizler yapmış deneyimli bir Denetçi; 1983 yılında başlayan meslek hayatında orta ve büyük ölçekli işletmelerin muhasebe sistemleri ve iç denetim kontrol sistemlerinin kurulması konusunda deneyim ve birikimi var.

Uçak’a ilk sorumuzu yöneltiyoruz: İç denetim  terimi  neleri içeriyor?

Risk Kriterlerinin Belirlenmesi

Dört anahtar terim sıralıyor: Alan belirlemek atılacak ilk önemli adımdır. İkinci adım, risk kriterlerinin belirlenmesidir. Üçüncüsü, risklerin derecelendirilmesi ve önceliklerin belirlenmesi. Dördüncüsü de riskleri aşacak çözüm yollarını tanımlayarak uygulamayageçilmesi.

İç denetimle ilgili anahtar terimleri açmasını istediğimizde şöyle yanıtlıyor:

1) İç denetim sürecine başlamadan önce, denetimin yapılacağı lokasyonlar ve departmanlar belirlenmelidir. Bu aşamada, denetimin hangi bölümleri kapsayacağı, tüm şirketi mi yoksa sadece belirli riskli alanları mı hedef alacağı netleştirilmelidir. Örneğin, finansal denetimler tüm mali işlemleri kapsayabilirken, operasyonel denetimler belirli süreçler veya departmanlarla sınırlı olabilir. Denetimin nasıl bir yaklaşımla gerçekleştirileceği kararlaştırılmalıdır. Finansal denetim, operasyoneldenetim, uyum denetimi gibi farklı türler, farklı metodolojiler ve odak noktaları gerektirir. Bu, denetimin hedeflerini ve kapsamını belirlemekte kritik bir rol oynar.
2) Denetim sürecinde karşılaşılabilecek risklerin gerçekleşme olasılıkları ve bu risklerin şirket üzerindeki potansiyel etkileri değerlendirilmelidir. Bu analiz, risklerin ne kadar ciddi olduğunu ve hangi önceliklere sahip olduğunu belirlemeye yardımcı olur. Ayrıca, bu analiz sayesinde risklerin tehlikelerini ve bu tehlikeleri en aza indirmenin yollarını daha net bir şekilde anlayabiliriz.
3) Risklerin hangi alanlarda yoğunlaştığını belirlemek, bu risklerin büyüklüklerini ve önemlerini değerlendirmeyi kolaylaştırır. Risklerin tanımlanması, hangi önlemlerin alınması gerektiğini ve bu önlemlerin niteliğini belirlemeyi sağlar. Ayrıca, risklerin ortaya çıkma zamanlaması hakkında da bilgi sahibi olunur, bu da risk yönetimi stratejilerinin zamanlamasını ve etkinliğini artırır. Risklerin zamanlaması hakkında bilgi sahibi olmak, risklere karşı alınacak önlemlerin ne zaman ve nasıl uygulanacağını belirlemek için önemlidir. Bu sayede, kaynakların verimli bir şekilde kullanılması ve risklerin minimum düzeye indirilmesi sağlanır.
4) Dördüncüsü de risklere karşı etkili bir strateji geliştirmek için, riskleri nasıl ele alacağımız konusunda net bir bakış açısına sahip olmamız gerekir. Bu, riskleri kabul etme, odak değiştirme, etkileri azaltma veya faaliyetleri durdurarak geri çekilme gibi çeşitli çözüm yollarını içerebilir. Bu stratejiler, risklerin şirket üzerindeki etkilerini en aza indirmek ve sürdürülebilir bir iş ortamı sağlamak için kullanılır. Risklere karşı geliştirilen çözüm yolları, risk yönetiminde esneklik ve dinamiklik sağlar. Risklerin kabul edilmesi, odak değiştirilmesi, etkilerinin azaltılması veya faaliyetlerin durdurulması gibi seçenekler, şirketin risklere karşı hazırlıklı olmasını ve hızlı tepki verebilmesini sağlar.

Uçak, bir iş yerinin canlı bir organizma olduğunu, sürekli değişim ve dönüşümlerle yüzleştiğini, iç denetim sürecinin de durağan değil dinamik bir olgu olduğunu vurguluyor. İç denetim sürecinin iş yerine rekabet gücü kazandırması, birikim yeteneğini koruyarak uzun dönemli geleceğini güven altına almasının gerek şartlarından birinin de “dinamik iç denetim mekanizmasını işletmek” olduğunu vurguluyor.

Karar Destek Sistemleri Bilinci

İş yerleri yöneticilerinin   “iç denetimi” geliştirerek kararların hayatın öz gerçeğine daha yakın durabilmesi için hangi “destek sistemlerini”  geliştirmesi gerektiğini de soruyoruz Mehmet Uçak’a. Anlattıklarını özetle beş alanda topluyor:

1​/ İlk adım, ölçme, sayma, sayıya dönüştürme için  muhasebe ve kayıt bilincinin  gelişmesidir. Veriler sağlıklı olursa, o verileri uygun metotlarla  malumata, malumatları da bilgiye dönüştürebiliriz. Bilgiler ile yeni bir nesne üretebilir; işimizi daha iyi yapabileceğimiz iş yapma metotları geliştirebiliriz. Böylece, sürekli değişen ve dönüşen ortamda  uyumgücümüzü artırarak   kendimizi geliştirebilir; rakiplerimizle mücadele gücümüzü  koruyabiliriz. Standart esasına dayanan muhasebe sistemi, kayıt düzeni, envanter oluşturma disiplini, verileri netleştirme anlayışı olmadan, ciddi bir iç denetim yapmak mümkün değildir.

2/ İkincisi servet bütçelemesi yapmaktır. Sağlıklı verilere ulaşabilirsek, verilerle risk analizlerimizi doğru yaparsak, bütçelerde öngördüğümüz kapasite ve teknik imkanları etkili biçimde değerlendirebiliriz. Bütçede fiziki ölçülerimizi rakamlara aktararak nakit akışımızı rastlantılara değil,  öngörme disiplinine göre yönetebiliriz. Bütçe çalışması, yönetimin inisiyatif almasında ciddi iç denetim sistemi araçlarıdır. Karar destek hizmeti olarak da işimizi kolaylaştırır.

3​/ İş yerlerimizin kaliteli yönetilmesi için öncesinde de belirttiğimiz gibi nicelik senaryoları” gereklidir. Kapasite ve teknik imkanlarımızla, piyasadaki talebin ne kadarını karşılayabileceğimizi netleştirir. Bir başka anlatımla  niceliksel senaryolar olmadan  iş süreçlerine tam olarak hakim olamayız. Böylelikle işyerimizi yönettiğimizi iddia edemeyiz.

4​/ Etkili bir iç denetim yapabilmek için “  nitelik senaryoları” de her zaman karar süreçlerini desteklemek için elimizin menzilinde bulunmalıdır. Bütçelerle belirlenen  üretimve satış hedeflerini belirlerken üretim, satış, lojistik, pazarlama, maliyet, dağıtım, finans, kuruluş  aktifleri ve benzeri bütün hareketleri gözden geçirmiş olmak gerekir.

5​/ Sürekli   “durum değerlendirmeleri”  yaparak  “vaka odaklı”  sorun ve çözüm üretme disiplini de iç denetimin üretkenlik, verimlilik, etkinlik geliştirmeye destek sağlamasına yardımcı olunur.

İşletmelerde Kayıt Bilinci Yeterli Değil

Mehmet Uçak’dan, mesleki faaliyeti ile ilgili olarak sahada çalışmanın kendisine kazandırdığı  deneyim ve birikimlerin ayırt edici özelliklerini de anlatmasını istiyoruz. Mehmet Uçak; ülkemizde kayıt, ölçme, değerlendirme ve yönetimin denetimi konularında çok katmanlı sorunlar olduğunu belirtiyor diyor ki:

Ülkemizde, 2024 yılı başı itibarıyla yaklaşık 1.144.000 Kurumlar Vergisi Mükellefi, 2.480.000 Gelir Vergisi Mükellefi olmak üzere toplam 3.624.000 KDV Mükellefi bulunmaktadır.
SPK’da kayıtlı halka açık işyerlerinde uluslararası standartlara uygun kayıtlar tutulmaktadır.
Kurumsallaşmış  firmalarda muhasebe standartlarına uygun işlem yapmada bir sorun yok.
Gözlemlerime göre  başka ülke yurttaşları  ülkemizde iş yapıyorsa uluslararası muhasebe standartlarına göre kayıt tutmaya özen gösteriyorlar.
Sözün tam anlamıyla ülkemizde muhasebe kayıt özeni gösteren işyerlerimizin sayısı, mevcut işyerlerinin içerisinde daha küçük bir parçayı oluşturmaktadır.
Yakın geçmişte muhasebe evrak düzeni ve kayıt bilinci yok denecek kadar azdı; 1984’deyasalaşan 3065 sayılı KDV Kanunu ile ülkemizde muhasebe kayıt sisteminin altyapısı kurulmuştur.
Küçük ölçekli işletmeler ve Gelir Vergisi Mükellefi esnaflarda muhasebe kayıt düzeni sadece vergi beyanı için tutulmaktadır.
İşletmeler kasa hesabından ya da banka aracılığıyla ödeme  konusunda da gerekli özen ve dikkati göstermemektedir.
İşletmelerdeki muhasebe kayıt düzeni, işletmenin birikim yeteneğini koruması ve geleceğini güvence altına almasının sağlanması amacıyla tutulmuyor; muhasebe ve işletme yönetiminin denetime duyduğu ihtiyaç eskiden gelen alışkanlıklarla ve öğrenilen kısıtlı yöntemlerle sürdürülmeye çalışılıyor.
Günümüzde işletmelerde muhasebe ve denetim faaliyetlerindeki insan kaynağı yeterli düzeyde bilgi birikimine ve donanıma sahip olmadan yapılan meslek özelinde ofis programlarına hakim olmayıp sistemli şekilde yapmadan kendine özgü bir kayıt tutma alışkanlığı göstermektedir.
İşletme sahipleri, işletmenin yönetimi için aldıkları kararlarda nakit varlıklarının mevcutları ölçüsünde işlem yapabilmektedirler. Nakit durumuna bağlı olarak finansman politikalarını yürütmektedirler. İşletmenin geleceği için herhangi bir planlama yapmadan yatırımlarını yabancı kaynak kredi yoluyla yapmaktadırlar. İşletmenin yapılan yatırımlarında öz kaynak ve borçlanmanın fayda ve maliyetlerinin planlaması yapılmamaktadır. Bu durum, işletmeleri sık sık kısa vadeli finansman darboğazına sokmaktadır.
İşletmelerde bütçe ve maliyet analizleri yapılmamaktadır. Geleceğe yönelik yapılan yatırımlar işletme sahiplerinin geleneksel götürü davranma bilinci ile yapılmaktadır. İşletme sahiplerinin genel tutumları ile iş yerlerinde raporlama alışkanlıkları oluşturulmamaktadır.  

Mehmet Uçak; kayıt tutma, veri oluşturma, verileri ehlileştirme, model ve metot belirleme, analiz yaparak  belirsizlik alanlarını  risk alanına dönüştürme ve riskleri aşmanın yollarını  belirlemede  ciddi bir adım atılmazsa, ülkemizin  gelişmiş ülkeler kervanına katılmasının güç olacağını düşünüyor. Bu konuda, siyasi irade, bürokrasi,  iş dünyası ve onların STK’ları, medya mensupları ve ilgili değer aktörlerin bir “kampanya” ile  “kayıt bilincini yükseltme”  çalışmaları yapmaları gerektiğini vurguluyor.

Mehmet Uçak Tam Yetkili Olsa Hangi Önlemleri Alırdı?

“Nasıl?” sorusunun izini sürerken görüşlerini aldığımız herkese sorduğumuz soruyu Mehmet Uçak’a yöneltiyoruz: “ Siz tam yetkili olsaydınız hangi önlemleri alırdınız?” Soruya verdiği yanıtları anladığımız şekliyle paylaşalım:

Öncelikle her seçmenin vergi mükellefi olmasını sağlayacak düzenlemeleri yapardım. İnsanlar yaparak, yaşayarak daha iyi öğrenir. Vergi mükellefi ile seçmen olabilme bağı kurulursa vergi  bilinci daha hızlı artar.

 

Milliyetçilik, vatanseverlik, insanlık gibi kutsal kavramlar ile vergi arasında bağ kurardım. Yüksek sesle  toplumun değerlerini seslendirenlerin ne kadar vergi ödediklerini şeffaf biçimde açıklar; bu konunun medya araçlarında sorgulanmasını sağlardım.

 

Etkili bir “iç denetimi” besleyen en önemli kaynak insanların  bilgi ihtiyacıdır. “Bilgiye ihtiyaç duymayan”  ve “vasatlığın” öne çıktığı  toplumlarda  genelde denetim, özelinde de  “iç denetim” olması gereken düzeye çıkarılamaz.

 

Yaratıcı özgüveni” geliştirirsek “iç denetimden sakınma” eğilimini aşararız. Kendimizi bilmenin aracı olan  “iç denetim bilincini”  yükseltici eğitimleri erken yaşlarda başlatıp kitle haberleşme araçlarıyla  ortam ve iklim yaratırdım.

 

Eğitim sisteminde   “iç denetimi” etkin yapacak, daha önce belirtilen “etken denetimi” güçlendirecek liyakatli insan yetiştirilmesinin ilke ve kurallarını belirler, uygulamada asla ödün vermezdim. İç denetimin güçlendirilmesi için “sistem denetiminingeliştirilip yaygınlaşmasını teşvik ederdim.

 

Etkili bir iç denetim; toplum refahımızın arttırılması için iyi eğitilmiş, ahlâkideğerleri yüksek, alanlarında uzman kişiler ile yapılabilir. İyi eğitimli ve adaletli yönetilen kişilerin ahlaki değerleri de yüksek olmaktadır.

 

İşletmelerin faaliyetleri doğrultusunda hizmet içi eğitime önem verip işletmenin yönetim ve gelecek politikasına hakim, iyi eğitimli ve özgüvenleri yüksek kişilerin yetiştirilmesini sağlardım.

İnsanların kendilerini “karşıt fikir ve düşünceler ile açıklama alışkanlıklarını önleyen; kişilerin ne yaptığıyla ve topluma kattığı değerlerle öğünen iş gücününyetiştirilmesine yönelik eğitimlere öncelikleri verirdim.

 

Muhasebe politikalarında vergi kaçınma tekniği ile işletme sahiplerinin kişisel servet edinme yollarını mutlaka önlerdim.

 

İnançlarımızla kendimizi açıklamak yerine düşüncelerimizle öne çıkmayıönemseyen bir anlayışı egemen kılardım.

 

Aşırı pragmatizm ve popülizmi önler; aklını bir başkasına emanet eden insan yerine, eleştirel aklını kullanan insan yetiştirilmesini sağlardım.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir